Türk Kahvesinin Tarihi
Kahve, Türk kültüründe yaklaşık 500 yıldır önemli bir yere sahiptir. Kökeni Etiyopya’ya dayanmasına ve Arap Yarımadası ülkesi Yemen’de yayılmasına rağmen Osmanlı coğrafyasında kahveyi Avrupa’ya Türkler yaymıştır.
Kahvenin Türkiye’ye girdiği 16. Yüzyılın ortalarından beri kahve ile Türk insanları arasında güçlü bir bağ kuruldu. Ülkemizde kahve yetiştiriciliği pek mümkün ve yaygın olmasa da, kahve çekirdeklerinin kavrulmasından servis edilme şekline kadar bütün süreç Türkler tarafından geliştirilmiş ve ‘’Türk Kahvesi’’ olarak adlandırılmıştır.
Filtre kahve tekniklerinin popülerliğinden önce, Osmanlı’nın cezvede kahve demleme yöntemi, küresel anlamda derin bir etki bırakmış, Boston’dan Viyana’ya kadar en yaygın demleme şekli haline gelmiş ve Türk Kahvesi tarihinin oluşmasında etki bırakmıştır.
Kahvenin Avrupalılar tarafından ilk tanınması, başta İstanbul olmak üzere Doğu’ya ve Osmanlıya seyahat eden diplomatların ve seyyahların yazıları aracılığı ile olmuştur. Osmanlı imparatorluğunu çeşitli nedenlerle (siyasi, diplomatik, ticari) ziyaret eden Avrupalılar, ülkelerine buradan getirdikleri kahveyi tanıtmışlardır.
1644 yılında Mösyö de la Roque, dönemin Fransız büyükelçisi eşliğinde, kahve ekipmanları ile birlikte ilk kahve çekirdeklerini şehre getirmişti. 1660 yılında ise Marsilya’lı (Fransa’da bir şehir) tüccarlar en beğendikleri kahve lezzetini İstanbuldan Fransa’ya ticari amaçlar için getirmeye başladı. 1671 yılında Marsilya’da ilk kahvehane açıldı. Başlarda tüccarların dinlenmek için tercih ettiği bu kahvehaneler, zamanla halkın ilgisini kazandı.
Türk Kahvesinin İcadı
Türk Kahvesi’ne genel bir bakış attık ve Avrupa’ya yayılma sürecinden bahsettik. Şimdi ise icadına ve Osmanlı’da yayılmasına değineceğiz. Türk kahvesi ilk olarak 1540’lı yıllarda tanıtıldı. Tarihe baktığımız zaman, Yemen valisi Özdemir Paşa tarafından tanıtıldığını görüyoruz. Özdemir Paşa, görev bölgesinde yeni bir içecek keşfetti. Akıllıca davranarak konuyu Kanuni Sultan Süleyman’a sunmayı ihmal etmedi.
Sultan’ın emrindeki bir görevli, kahveyi hazırlamak için yeni bir yöntem denemeye karar verdi. Kahveyi havan yardımıyla ince ince öğütüyorlar ve ardından ibrik adı verilen özel bir araçla demliyorlardı. Yapılan bu yeni yöntem, sarayda çok büyük bir ilgi gördü ve Türk kültürünün ayrılmaz bir parçası haline geldi. Yayıldığı yıllarda ilk olarak soylular tarafından deneniyordu. Daha sonra tüm Osmanlı imparatorluğunda yayıldı.
Kısa sürede ‘’Kahve Ustası’’ olarak tanınan kişiler tarafından profesyonel olarak yapılmaya ve servis edilmeye başlandı. Sadece saray halkı ve soylular değil, tüm halk tarafından da bu mesleğe büyük bir ilgi olmaya başlandı. Bu ilgiyi ve mesleği, günümüz baristalığının başlangıcı olarak tanımlayabiliriz. Bu ustaların birçoğu, Türk Kahvesi ve diğer popüler içeceklerin servis edildiği kahvehanelerini açtılar.
1656 yılında Osmanlı Sadrazamı Köprülü, açılan bu kahvehanelerin kapatılmasına yönelik bir kanun çıkarttı. Çıkarttığı bu kanun, kahvehane sahiplerini ve devamlı müşterileri fazlaca rahatsız etmişti. Bu kanunun amacı, kahvehanelerin padişahı devirmek için bir toplantı alanı olması ve isyanın önüne geçmek olarak açıklandı.
İletişimin ve Misafirperverliği Bir Sembolü: Türk Kahvesi
Türk kahvesi, sadece sıcak bir içecek değil, aynı zamanda iletişimi, misafirperverliği ve paylaşımı simgeler. Cezve seçimi, kısık ateşte pişirme, fincanlara dikkatle dökme ve törensel şekilde içme gibi ritüelleriyle zengin bir geleneğe sahiptir.
Kahve yanında sunulan bir bardak su da bu geleneğin bir parçasıdır. Yemek sonrası içilen kahve, bir öğünü tamamlayan önemli bir unsurdur. Özellikle kız isteme törenlerinde köpüklü kahve ikramı, saygıyı göstermenin yanı sıra kız tarafının el becerisini sergilemesi olarak da kabul edilir.
Türk kahvesi, kendine özgü bir kültürü temsil eder. Kahve falı bakma geleneği de bu kültürün bir parçasıdır. Kahve, Türk toplumunda sohbetlerin merkezindedir ve kahvesiz sohbetler eksiktir, dostluklar kurulamaz. Bu nedenle bir fincan kahvenin kırk yıl hatırlanacağına inanılır. Kıymetli dostlukların ve kültürel mirasımız denebilecek Türk Kahvesi’ni satın almak için orta kavrum kahve ve Pınar Teneke Kahve ürünlerimize göz atabilirsiniz.
Türk Kahvesi ve Lokum
Bilinene göre, servis edilen Türk kahvesinin yanında lokum ikram etmek misafir ağırlamadan hoşnut olunup olunmadığını anlamak amacıyla kullanılırdı. Eğer misafir, kahvenin hemen ardından lokumu tüketirse misafirperverlikten memnun olduğu anlamına gelirdi. Fakat lokumu yemezse, memnun kalmadığı anlaşılırdı. Bu şekilde kalp kırmadan memnuniyeti belirtmenin kibar bir yolu bulunmuştur.
Türk kahvesinin yanında lokum ikram etmenin bilimsel açıdan ele alınması ile şu şekildedir:
Türk kahvesi içerisinde bulundurduğu yüksek kafeinden dolayı vücutta şeker ihtiyacı yaratır. Oluşan bu ihtiyacının kapanması için kahvenin yanında lokum ikram edilir.
Sizde tatlı yiyelim, tatlı konuşalım geleneğini yerine getirmek isterseniz sıcak sohbetlerinize eşlik eden kahvelerinizin yanına lokumlarımızı kondurabilirsiniz.